Seymen Bozaslan ile Tahran’dan Başlayan 8 Günlük İran Gezisi

Bu yazıyı okumaya başladığına göre İran muhtemelen çok gitmek istediğin, merak ettiğin fakat  bir türlü o fırsatı yaratamadığın bir ülke değil mi? Evet, diyeceğini farz ederek sana güzel bir İran yazısı hazırladım. Birazdan İran ile ilgili 5 şehirde neler yaptığımı okuyacaksın. Gitmeden önce hiçbir şey bilmediğim fakat döndükten sonra benim için çok anlamlı olan bir ülkede neler yaptığımı senle de paylaşmak istedim.

Şimdi derin bir nefes al,  ön yargılarını bir kenara bırak ve Tahran’dan Tahran’a 1700 km yolculuk yaparak tek başıma ve sadece sırt çantamla yaptığım İran yolculuğuma ortak ol lütfen.

İran Gezisinde 1 . Gün – Tahran

Tahran gerçekten çok kalabalık ve gelişmiş bir şehir öncelikle. İran’ın sadece başkenti değil, aynı zamanda ekonomi anlamında da merkezi. Tahran’a geldiğinde  ilk gideceğin nokta Gülistan Sarayı olmalı. Dönemin ihtişamına ve cam sanatlarıyla süsledikleri devasal salonları gördüğünde gerçekten çok şaşıracaksın. İstersen Gülistan Sarayı bahçesinde de gezebilir, çok güzel hatıra fotoğrafları çekilebilirsin.

Saray gezin sonrasında İran’ın simge yapılarından Azadi Tower ve Milad Kulesini ziyaret edebilirsin. Günü ise İranSahr Caddesi üzerinde yer alan çok güzel art cafelerde tamamlayabilir keyifle çayını içebilirsin. 2. gün artık ülkenin güneyine doğru yol alma vakti.

İran Gezisinde 2. Gün: Kashan

Tahran’dan 1,5 saat mesafedeki Kashan’a otobüs seyahati yaparak ulaştım. Bu arada, İran’da otobüs yolculukları inanılmaz konforlu. Hatta kebap bile veriyor muavinler söylemedi demeyin.

Kashan’da gezilecek ve birbirine yakın olan beş önemli nokta var. Bunlar bahçesiyle ün salmış Fin Garden, İran geleneksel evleri olarak bilinen Tabatabaei House, özellikle terasıyla çok güzel fotoğraflar çekebileceğin Sultan Amir Hamamı, simetri harikası Agza Bozorg Cami ve mimarisiyle kendine hayran bırakan Aminoddole Kervansarayı. Kashan 1 günde gezilebilecek ve kendine hayran bırakacak bir şehir gerçekten.

İran Gezisinde 3. Gün: İsfahan

Kashan’dan anlaştığım taksi ile önce UNESCO tarafından koruma altına alınmış Abyaneh köyüne geldim. Köy kırmızı merdivenleri, dar sokakları ile gerçekten ziyaretçilerini etkilemeyi başarıyor. Köyün geçmişinin 2500 yıl önceye dayandığı söyleniyor. Özellikle dağlardan gelen suyun da katkısıyla İran’da eşine pek rastlanılmayacak şekilde yeşil bir köy. Abyaneh’i gezdikten sonra rotamı 3. şehrim İsfahan’a doğru yöneltiyorum. İsfahan’a ilk geldiğimde kafamdaki rota belliydi zaten. İlk olarak dünyanın en büyük ikinci meydanı olma özelliği taşıyan Nakş-ı Cihan Meydanına geldim. Mescid-i Şah, Şeyh Lütfullah Camii Ali Kapı yapılarıyla meydan ziyaretçilerine müthiş bir görsel sunuyor. İsfahanlılar gündüz zamanında 16 km olan çarşıda akşamları ise bu meydanda çimlerde oturarak sohbet ederek vakit geçiriyor.

İran Gezisinde 4. Gün: İsfahan’a Bir Gün Yetmez!

İsfahan’da ikinci günümde sabah erkenden Khaju ve Si-o-seh Pol Köprülerini ziyaret ettim. Sıcaklar nedeniyle suyun önceliği tarlalar olunca nehir yatağı kurumuş tabi. Ama yine de köprü tüm heybetiyle ben buradayım diyordu. Günün diğer yarısında ise İsfahan sokaklarını ve lezzetlerini tanıma fırsatım oldu. İran’da en sevdiğim lezzet sıcak günlerde iyi gelen kavun ve karpuz suyuydu. Buzlu bardaklarda ikram edilen bu içecek sıcak günlerde bir gezgin için en ideal içecekti kesinlikle. Ayrıca deve eti, şerbet, cevizli tavuk gibi lezzetler de oldukça yöresel ve lezzetli tatlardı. Bu arada, İran’da akşamları kebap yenmezmiş. Akşamları bir yerde kebap istediğinizde saati gösterip bu saatte kebap yenmez ki diyorlar. Bu yüzden kebapçıları öğle öğününe alalım lütfen.

İran Gezisinde 5. Gün: Yazd

İran’da benim en sevdiğim şehir Yazd oldu. Çölün ortasında labirentler içinde kaybolacağın ve kaybolduğunda korkmak yerine büyük keyif alacağın, gezmenin tadını alabileceğin bir şehir.  

Yazd’de geldiğinde gezeceğin yerlerin başında Amir Chakhmaq Meydanı, bahçesi ve İran kültürü olan uzunlamasına havuzuyla Dowlat Abad Garden, Sessizlik Kuleleri, bitmeyen ateşiyle Zerdüşrt Ateşgah geliyor. Ama şehrin beni en çok heyecanlandıran kısmı dar sokaklarda kaybolmak oldu. Özellikle kaybolduğum sırada denk geldiğim Art House’a bayıldım. Gerek geleneksel dekorasyonu gerekse lezzetleriyle beni benden aldı. Bu arada, Yazd İran tatlılarını en güzel yapan şehri. Yazd’e geldiğinde tatlısını denemeden dönme sakın.

İran Gezisinde 6. Gün: Şiraz

Yazd’den atladım otobüse geldim 5. şehrime. Şiraz, ülkenin bence en turistik şehri.  Gezilebilecek çok fazla müze, bahçe ve saray bulunuyor.  İran’da en çok müze ziyaretimi bu şehirde yaptım açıkcası. İlk günümde bahçeleriyle ve saraylarıyla meşhur Eram Garden ve Qavam House yanı sıra bir kulesi İtalya Pisa Kulesi gibi yan yatmış Kerim Han Kalesini de ziyaret ettim.  Şiraz gerçekten canlı hayatı ve güzellikleriyle baş döndüren bir şehir olarak zihnimde yerini aldı. İran gezinde mutlaka görmen gereken bir şehir Şiraz.

İran Gezisinde 7. Gün: Şiraz Keşfine Devam!

Şiraz’da sabah erkenden kalkıp Nasır El- Mülk Cami’ne gitmeni önemle tavsiye ediyorum. Sabah 07.00 ile 11.00 arasında müthiş bir görsel şölen sunan bu cami İran’da “Pembeli Cami” olarak da biliniyor. Güneş ışınlarının cama vurmasıyla camiinin içinin rengarek olduğu bu yapı yerli ve yabancı turistlerin fazlasıyla ilgisini çekiyor. Mükemmel fotoğraflar yakalayabilir, inanılmaz bir huzur yaşayabilirsin.

Camii’den çıktıktan sonra hemen yakınında yer alan Vakil bölgesine gittim. Burada çarşıda ve tarihi hamamında biraz turladıktan sonra Kaşkay Türklerini yaylalarında ziyaret etmek üzere yola çıktım. Şiraz’dan 50 km uzaklıkta yer alan bu yaylada Kaşkay Türklerinin misafiri oldum.  Geleneksel kıyafetleri ile beni karşılayan Kaşkay Türkleri inanılmaz güzel ağırladı beni.  Güzel yemekleri ve hoş sohbetleri ile çadırda muhteşem bir gün geçirdim.

İran Gezisinde 8. Gün: Persapolis’ten Tahran’a

Şiraz’da son günüm! Çadırda geçen serin gecenin ardından İran’ın hikayesinin başladığı yere Persapolis’e doğru yol aldım. Şiraz’ın kuzeyine doğru 50 km gittikten sonra ulaştığım Persapolis’te dönemin ihtişamı dair pek çok gözlemim oldu. Pers İmparatorluğu ile ilgili pek çok ize rastladım ve fikir sahibi oldum. Bende hayranlık uyandıran bu devasal  bu yapıyı gördükten sonra iç hat uçuşla tekrar Tahran’a döndüm.

Tahran’da yarıda bıraktığım geziye son günde de devam ettim ve yeşillikler içindeki Sadabad Sarayı ve dağlar arasındaki Derbent’i de görerek İran seyahatimi tamamlamak üzere havalimanının yolunu tuttum.

Bu seyahat sonunda İran’da çok güzel insanlar tanıdım ve ne kadar önyargılı olduğumu anladım. İran kadınlar için, gezginler için çok güvenli ve misafirperver bir ülke. Tek başıma sırt çantamla çıktığım yolculukta, seyahat sonunda çok güzel dostluklar ve hatıralar biriktirerek Türkiye’ye döndüm. İran gerçekten kültürü, yemekleri ve tarihiyle görülmesi gereken bir turizm ülkesi.

Yapmadan Dönmeyin!

• Safranlı çay ve dondurmayı mutlaka denemelisin.

• Deve eti yemelisin.
• Şehir çarşılarında gezmeli, hediyeler almalısın.
• İranlılarla uzun uzun sohbet etmelisin.
• Kaşkay Türklerini ziyaret etmelisin.
• İran şerbetinin tadına bakmalısın.

• Meşhur Yazd kurabiyelerini ve diğer tatlılarından yemelisin.
• Şehirlerde yürüyerek gezmelisin.
• Yer sofrasına oturup, geleneksel lezzetleri tatmalısın.

Senin için hazırladığım Tahran gezi rehberi eşlinde İran’ı keşfetmek istiyorsan Pegasus’un ucuz uçak bileti fiyatlarını inceledikten sonra biletini almayı unutma: Tahran uçak bileti için tıkla!

---

Seymen Bozaslan Kimdir ?

“Adımız turist, içimiz gezgin” sloganıyla uzun zamandır seyahat eden ve farklı kültürlerin izini süren Seymen Bozaslan, yurt içi ve yurt dışı seyahat deneyimlerini ve tavsiyelerini seymenbozaslan.com sayfasında anlatıyor. Yolculuklarında yaşadığı anları ise çektiği fotoğraflarla ölümsüzleştirip Instagram sayfasında paylaşıyor. Şuana dek 41 ülke gezen Seymen, Türkiye’de ise 81 ili dolaştı.

Instagram hesabı: www.instagram.com/seymen.b