İçindekiler
Sonbahar geldi, Instagram “pumpkin latte” ve sarı yaprak yağmuruyla doldu. Ama senin içinde “Ben bu havayı başka ülkelerde solumalıyım!” diyen bir iç ses var. İşte, o sesi dinleyenler için valizi şemsiyeyle dost edecek, rüzgarla romantikleşecek, turist kalabalığına yakalanmadan gezilecek sonbahar güzergahları hazırladık. Ucuz uçak biletini, pasaportunu ve seçtiğin ülke için vizeni al; sonbahar romantizmine kendini kaptır.
Sonbahar romantizmini coşkuya çevirip planlar yapmak için seni motive edecek olan şarkıya da aşağıdan ulaşabilirsin.
Graz: Yürüyerek Keşfedilen Sakin Şehir
Graz’a en çok sonbahar mevsimi yakışıyor. Schlossberg Tepesi’ne uzanan ağaçlar sararmış, tepeden görünen şehir manzarası adeta bir kartpostala dönmüş. Eğer hem doğa hem de şehir turu seviyorsan trekking botlarını, sırt çantanı ve sıcak içeceğini yudumlayacağın termosunu hazırla; çünkü Graz’ın UNESCO mirası sokakları sana cömert davranıp keyifle yürüyebileceğin pek çok güzergah sunacak. Schlossberg Tepesi, Mur Nehri kıyısı ve Altstadt seni bekliyor. Graz ve çevresini keşfetmek istersen “Avusturya’nın Saklı Bahçesi: Steiermark Bölgesinde 5 Günlük Kaçış Rotası” başlıklı yazımızı okuyabilirsin.
Graz Uçak Bileti Ara
Tiflis: Vizesiz Sonbahar Güzelliği
Tiflis’in yokuşu bol. Bu da çok güzel manzaralar izlemek mümkün demek. Sabahları Narikala Kalesi’ne çıkan patikada sisle karışan şehir manzarası, öğleden sonra Mtatsminda Parkı’ndan uzanan yumuşak bir rüzgarla karışacak. Partnerinle birlikte gidersen romantik, tek başına gidersen kulaklığından hafif bir müzik açıp ruhunu besleyebileceğin bir seyahat olacak; bizden söylemesi.
Üsküp: Taş Köprü’nün Sessizliğini Yakala
https://www.istockphoto.com/tr/foto%C4%9Fraf/makedonya-mimarisi-gm1179846011-330312291
Üsküp vizesiz bir güzergah olduğu için Türkler tarafından sıklıkla ziyaret edilen bir şehir. Ancak sonbahar geldiğinde şehir başka bir renge ve kişiliğe bürünüyor. Heykellerin kapladığı şehrin meydanı sanki sadece sana sergileniyor. Sessizleşen sokaklar, sararan yapraklar, gürül gürül akan Vardar Nehri ve köprüden geçen yalnız insanlar… Hepsi şehrin sesini kısıp duygusunu artırıyor. Taş Köprü’nün üstünde durduğunda rüzgarla birlikte geçmişe açılan bir kapının önündeymiş gibi hissediyorsun.
Krakow: Kültür-Sanat Zamanı
Krakow sonbaharda yalnızca güzel değil; derin, sessiz ve etkileyici bir şehir. Sabahları Wawel Tepesi’ne çıkan yolda sis çökerken Vistül Nehri kıyısı büyüsüne büyü katıyor. Bir sabah uyanıp Eski Şehir (Stare Miasto) boyunca yürüyüşe çıkıp ana meydan Rynek Główny’de sabah saatlerinde kurulan çiçek pazarını gezmeni öneririz.
Sonbahar aynı zamanda Krakow’un kültür takviminin canlandığı dönem olduğu için kültür-sanat meraklıları için güzel bir sonbahar durağı diyebiliriz. Bu dönemde Krakow Film Festivali, sokak müzisyenleri ve küçük galerilerde açılan geçici sergileri Krakow’da bulabilirsin.
Prag: Sonbahar Büyüsü
Sonbaharın en çok yakıştığı Avrupa şehirlerinden biri de Prag. Petrin Tepesi’nden baktığında önünde uzanan tarihi köprüler ve altından ağır ağır akan Vltava Nehri, şehri adeta bir yağlı boya tablosuna dönüştürecek. Nehrin kenarında yürümek, Arnavut kaldırımlı sokaklarda kaybolmak, Charles Köprüsü’nden geçerken düşüncelere dalmak bu şehirde sonbaharın tadını çıkarmak için biçilmiş kaftan.
Şehrin kalabalığından bir adım uzaklaşmak istersen Eski Şehir’de tek seferde sadece bir kişinin geçebileceği kadar dar bir sokak var. Trafik bile var ve karşıdan biri gelirse kibarca beklemek zorundasın. Yürüyüşün sonunda Vltava kıyısında yuvarlak cam kapısıyla dikkat çeken LAb Space isimli küçük bir kafe var. Buraya da mutlaka uğramanı öneriyoruz.
Eğer vaktin varsa ve seyahatini uzatmak istersen “Bir Bilet, İki Şehir: Prag ve Berlin Gezisi” yazımız sana yardımcı olacak.
Edinburgh: Yürü, Otur, İzle
Edinburgh zaten kendi haliyle oldukça etkileyici bir şehir. Sokakları gördüğün an kendini bir roman karakteri gibi görebilirsin ya da bir film setinde gibi hissedebilirsin. Sisler içerisinde yükselen Edinburgh Kalesi’ni görünce edebi yönün ortaya çıkabilir, dikkat et. Kafeler, kitapçılar, taş sokaklar… Bu şehirde yürü, otur ve izle. Edinburgh sonbaharda hızla gezilecek bir yer değil; seni yavaşlatan, derinleştiren, düşündüren bir şehir olacak.
Seyahatin için “J.K. Rowling’in İzinde: Edinburgh’da Bir Gün” yazımızdan ilham alabilirsin.
Budapeşte: Termal Buharlar ve Nehir Manzarası
Budapeşte şehir manzarası
Budapeşte, sonbaharda termal suların buharıyla hafifçe sislenmiş bir tabloya dönüşüyor. Zincir Köprü’den yürüyüp Buda Tepesi’ne çıktığında şehrin iki yakasını ayıran Tuna Nehri’nin büyüsünü hissedeceksin. Soğuyan havada Széchenyi Hamamı’nın sarı kubbeleri altında sıcak suya girmek, kentin klasik kafelerinde kahveni yudumlamak kadar Budapeşte’ye yakışan başka bir deneyim yok. Akşam olunca Tuna boyunca yapılan tekne turları seni bekliyor.
Amsterdam: Kanallar Üzerinde Altın Sarısı Bir Sonbahar
Amsterdam’a sonbaharda gidersen kanal sularına düşen yapraklar göreceksin. Şehirde yürümek yerine bir bisiklet kiralayarak kanallar boyunca gezip ara sokaklardaki vintage dükkanlara uğramanı öneriyoruz. Jordaan Mahallesi’nde sakin bir kahve molası verip Amstel kıyısında gün batımını izlemek, bu mevsimde Amsterdam’ın en romantik ritüeli.
Bu öneri ile beraber yazımızın sonuna geliyoruz, ancak okumaya devam etmek istiyorsan “Bir Sonbahar Hatırası: Mardin Gezisi” başlıklı yazımıza göz atabilirsin.
